On dokuzuncu yüzyılda buz ve çim sâhalarda ekipler hâlinde oynanmaya başlanan bir spor dalıdır. Hokeyin yaygın olduğu ülkeler; Kanada, ABD, Rusya, Çekoslovakya, Avusturya ve İsviçre’dir.
Birkaç çeşit hokey oyunu vardır:
Çayır Hokeyi
Ebatları 91.40 x 50.30 m olan çim sahada, bir kalesi, iki bek, üç haf ve beş forvet oyuncusundan kurulu iki ekip arasında oynanır. Oyuncular 23 cm çapında meşinden topu tahta bir sopa ile rakip kalelere sokmaya çalışırlar. Müsâbakalar beş dakikalık dinlenme ile ikiye bölünmüş otuz beş dakikalık iki devrede oynanır. Oyunda kaleciden başkası topa ayakla vuramaz.
Buz Hokeyi
Oyuna ilk defâ Kanada’da başlanmış, Amerika ve Avrupa’ya yayılmıştır. Bugün pekçok ülkede oynanmaktadır. 61 x 30.50 m buz alan üzerinde biri kaleci olmak üzere 6 kişilik iki ekip hâlinde on beş veya yirmi dakikalık üç devre hâlinde oynanır. Her ekibin dört de yedek oyuncusu vardır. Sporcular bir buz pateni ekibini teşkil edecek, puk denilen yassı lastik levha şeklinde olan (topu) parçayı 1.83 x 1.22 m ebâdında olan kaleye sokmak için uğraştıklarından, çok kıvrak ve mahâretli olurlar. Buz hokeyinde sık sık oyuncu değiştirilmektedir. Bu da müsâbakaların hareketli ve tehlikeli olmasındandır. Bilhassa buz hokeyi, tehlikesinden dolayı oyuncuların formalarının görünüşü de ilgi çekicidir. Kaleciler miğfer bile giyerler. Özellikle profesyonel hokey oyuncuları, müsâbakalarda tehlikeli çarpmalardan korunabilmeleri için, içi bez veya benzeri şeylerle doldurulmuş dizlik ve eldiven de kullanırlar. Hokeyde topa yalnız sopa ile vurulur. Top havada iken elle durdurulur. Bunun içini hokey sopaları omuz hizâsından yukarı kaldırılmaz. Omuz hizâsından yukarı kaldırılan hokey sopaları tehlikeli kabul edilir.
Salon Hokeyi
Kural îtibârıyle çayır hokeyi gibi oynanır. Bilhassa kış aylarında kapalı salonlarda 44 x 22 m ebadında, yerler parke veya muşamba gibi sun’î maddeden kaplanmış zemin üzerinde yirmi dakikalık iki devrede tamamlanarak oynanır. Buz hokeyinde olduğu gibi takımlar kaleci dâhil altı asıl, altı da yedek oyuncudan kurulur.
Hokey ResimLeri




Tenis Nedir?
Bir çok mağara resimleri, hedef oyunları oynayan insanlar resmeder. Tarih öncesi yazıtlarda ise insanların birbirlerine top attıkları bazı oyunlardan sözedilir.
Zaman geçtikçe insanlar ve oynadikları oyunlar daha gelişti ve karmaşıklastı.Gerçek tenis bin yıl kadar önceye dayanır. 1874'te Binbaşı Walter Clapton Wingfield bu oyunda zengin olabilme fırsatları sezinledi ve "Sphairistike" ismiyle bu oyunun patentini aldı, daha sonraları bu isim "çim tenisi" haline dönüştü. 1872'de Binbaşı Harry Gem ve Augurio Pereira'nın Leamington Spa bölgesinde kurdugu kulüp ise tarihin ilk tenis kulübü olarak bilinir.
Kadın ve erkeğin aynı anda oynayabildiği nadir oyunlardan olduğu için Çim Tenisi kısa sürede popüler oldu. Sadece çim üzerinde degil her türlü yüzeyde ve kapalı alanlarda da oynandı. Bu yüzden 1970lere kadar oynandığı yüzey ne olursa olsun bu oyunun ismi Çim Tenisi olarak kaldı. 1970'lerde ülkeler çim kelimesini atarak kısaca tenis demeye başlasalar bile Uluslararası Tenis Federasyonu oyunun ismini 1977 yılına kadar değiştirmedi. İngiltere Tenis Federasyonu kendine hala Çim Tenis Birligi demektedir.
Orta çağlarda tenisin ilk versiyonlarından sayabileceğimiz bir oyun el ile oynanıyordu ve zamanla oyun taktikleri kuvvete dayandığında top eli incitmeye başladı. Oyuncular ellerini sarmaya başladılar, fakat bu da yeterince koruma sağlamayınca tahtadan yapılmış raketler kullanılmaya başlandı. Bu raketler acıyı hafiflettikleri gibi, toptan ele aktarılan titreşimi de bozdular ve elediler.
Bilinen ilk tenis kitabı,Trattato del Givoco della Palla di Messer (Top Oyunun Prensipleri Üzerine), Antonio Scaino da Salo tarafından 1555 yılında Venedik'te yazıldı. Aynı kişi bundan 13 yıl önce, 1970'lerde görülen raketlere benzer ilk telli raketi yapmıştı.
Binbaşı Wingfield'in promosyon aktivitelerinden sonra çim tenisi çiçek açmaya basladı. Fakat oyun kuralları ve sahası için belirli bir standart yoktu. İlk tenis turnuvasi 1877 yılında Wimbledon'da düzenlendi. Turnuva komitesi kuralların ihtiyaci karşılamadığına karar verdi ve dönemin kroket kulübünün üç üyesine (Messrs Julian Marshall,Henry Jones,C.G.Hethcote) kuralları belirleme ve düzenleme görevi verdi. Bu kişiler görevlerini o kadar iyi yaptılar ki, koydukları kurallar hala temel olarak kullanımdadır.
Türkiye’deki Gelişimi
20. yüzyılda Amerika ve Avusturalya’ya kadar yayılan tenis, yurdumuzda ilk olarak İngilizler tarafından oynandı. İngiliz diplomatları tarafından Tarabya’da düzenlenen karşılaşmanın çift erkekler kupasını K.WHittall-F.Whitenhouse kazandı.1910’larda Kadıköy Küçük Moda’daki tenis kortunda, yukarıdaki isimlere ek olarak Sleger, Simonde, Binns, Basil ve Weiss bir tenis kulübü kurdular. Bunu Osmanbey’de Ohanesyan, Abramoviç, Hotohinson ve Ananya’nın, Sıraseviller’de ise Jovarsky ile Majak’ın kurduğu klüpler izledi. İstanbul’daki bu kort faaliyetlerinin yanı sıra, İzmir’de de çalışmalar sürdürülüyordu. Giraud ve Charnot aileleri Bornova’da tenis oynayan öncüler oldular.
Türklerin tenis oynamaları 1915’de İstanbul’da başladı. Fenerbahçe kulübünde bir tenis şubesinin kurulmasıyla Galip Kulaksızoğlu, Zeki Rıza, İsmet Uluğ, Tevfik Taşçı, İbrahim Cimcöz, Mehmet Reşat Pekelman, Muhsin Yeğen ve Ekrem Rüştü cumhuriyet dönemine kadar ilk tenis oynayan kişiler oldular. Fenerbahçe ‘nin toprak kortundan parlayıp , uluslar arası alanlara çıkan Suat Subay, Şirinyan ve Sedat Erkoğlu, tenisimizin büyük isimleri olarak göze çarptı. Bayan tenisçiler arasında Vecihe Taşçı, Adriel Sadak, Mediha Baydar ve Hidayet Karacan başarı sağladı.Ankara’daki tenis çalışmalarıise Süreyya Genca ve arkadaşlarının 1929’da kurduğu Kavaklıdere Sporting Tenis Klubü ile ilerledi. Tenisçilerimiz ilk milli karşılaşmalarını 1930’da Yunanlılarla yaptılar. Suat Subay, Sedat Erkoğlu ve Şirinyan, Balkan şampiyonasında Bulgaristan, Yunanistan ve Romanya karşısıanda galip geldiler.1940’larda Tenis Eskrim ve Dağcılık Klubü’nün çalışmalarını arttırması yeni bir dönemin başlamasına neden oldu.Kerim Bükey ve Vedat Abut gibi öncülerin çalışması ile Fehmi Kızıl, Beliğ Beler, Behbut Cevanşir, Suzan Gürel, Enis Talay, Mualla Grodetsy, Bahtiye Musulluoğlu ve ardından Nazmi Bari ortaya çıktı.
YÖNETİM: Türkiye Tenis Federasyonu 1923’te kuruldu. ITF,(Federation Internationale de Tennis) Uluslararası Tenis Federasyonu, dünya tenisini yöneten, klasmanları belirleyen en büyük kuruluşudur. Merkezi Londra’dır. Kuruluş yılı:1913, üye sayısı:125.
ASHE, Arthur 1943.Amerikalı tenisçi Wimbledon turnuvasını 1975 yılında kazandı.Bu turnuvayı tek erkeklerde kazanan ilk zenci tenisçi oldu.1975 yılında dünya tenis klasmanında bir numaraydı.1968 yılında Forest Hills,1970yılında da Avusturalya Açık Tenis Turnuvası.nı kazandı.
BECER, BORİS 1967 Wimbledon’ u en genç yaşta kazanan tenisçisi bu önemli turnuvay kazandıgında henüz 17 yaşındaydı biryıl sanra wimbledon şampiyonlugunda yine onun adı vardı 1989 yılında wimbledon ı üçünçü kez kazandı. 1989da amerika acık tenis turnuvasını, nın 1991 yılında Avustralya açık Tenis turnuvasın nın şampiyonu oldu
BORG, Björn 1956 profesyonel tenisin unutulmaz isimlerinden. Henüz 16 yaşında İsveç Yeni Zelanda Davis Kupası maçıyla uluslararası alana çıktı. 1976 –80 yılların arasında üst üste beş kez Wimbledon kazandı. 6 kez Rolant Garrosu kazandı. Amerika Açık Tenis Turnuvası'ndan da 1976 78 80 ve 81 yıllarında final oynadı hiç birini kazanamadı. 1983 yılında tenisi bıraktı.
CONNOLEY Maureen 1934 Amerikalı bayan tenisçi “Küçük Mo” olarak tanındı 1952, 53 ve 54 yıllarında wimbledon , 1953 ve 54 yıllarında da Roland Garrosta şampiyon oldu Forest Hills turnuvasını 1951, 52 ve 53 yıllarında üç kez kazandı. 1953 yılında Avustralya Açık Tenıs Turnuvasında şampiyon olarak Grand Slam yaptı .
CONNORS , JİMMY 1952 Amerikalı tenisçi 1974, 76, 78, 82 ve 83 yıllarında beş kez Amerika Açık Tenis Turnuvasını kazandı, iki kez final oynadı.1975, 77, 1974 ve 82 yıllarında Wimbledon'da şampiyon oldu.
COURT Margaret 1942 Avustralyalı bayan tenisçi . 1963 .65.ve 70 yıllarında Wimbledon ‘da 1962, 64, 69, 70, 73 yıllarında Rolad-Garros’ta şampiyon oldu. Avustralya Açık Tenis Turnuvası ‘nı 1966-73 yılları arasında yedisi üst üste olmak üzere 10 kez kazandı.
EDBERG, Stefan 1966 İsveçli tenisçi 1988 –90 yıllarında Wimbledon tek erkeklerde şampiyon oldu .1985 ve 1987 yıllarında Avustralya Açık Tenis Turnuvası’nı kazandı 1984 ve 85 yıllarında Davis Kupası‘nda şampiyon olan takımda yer aldı .
BARİ, Nazmi
ERKOĞLU. Sedat 1908 –1975 spora Fenerbahçe genç takımında futbol oynayarak başladı. Daha sonra tenise geçti Dönemi en başarılı raketleri arasında sayıldı Şirinyan ile birlikte çift erkekler Balkan Şampiyonluğunu kazandı.
Tenis ResimLeri





HENTBOL NEDİR
Hentbol hızlı , fiziksel güce dayanan ve atışların neredeyse 100km/saate ulaştığı bir spordur. Hentbolün ne denli heyecanlı bir spor olduğuna dair bir örnek. 1996 yılı Atlanta Olimpiyatlarında Danimarka ve Güney Kore berabere kalmıştı. Güney Kore bir penaltı kazandı. Korenin hızlı golcüsü, Danimarkalıların en güçlü oyuncusuna karşıydı ve Danimarka penaltıyı kurtardı ve kalan vakitte Güney Koreyi yenmeyi başardı. Hentbol olimpiyatlara 1972 Münih Olimpiyatlarında girmiştir ve bayanlar dalı ise 1976 yılında eklenmiştir. Şu anda hentbol olimpiyatlarda en fazla ilgi çeken sporlardan biridir.
İki takım arasında uygulanan bir takım oyunudur. Her takım sahaya 10u saha oyuncusu, 2si kaleci olmak üzere 12 oyuncu ile çıkar. Maç başlarken bunlardan 6sı oyuncu, biri kaleci olmak üzere toplam 7si sahada bulunurken; 5i yedek bankında oturur. Oyun süresi içerisinde çizgi ile belirlenen bölümde, kendi aralarında her an istedikleri kadar değiştirilebilirler.
Oyunda amaç, rakip kaleye gol atmaktır. Eğer bir oyuncu topu kapıp kaleye atar veya sokabilirse bu gol olarak kabul edilir. Takımlar, birbirlerinin kalelerine topu atıp gole çevirmeye çalışırken, gol olmaması için de savunma ile kendi kalelerini korurlar. Top sadece elle oynanır ancak, kaleci kalesini vücudunun tümüyle koruyabilir. Oyuncu, topu elinde en sazla 3 saniye tutabilir ve topla sadece 3 adım atabilir. Oyunun her devresi 30ar dakikadan iki devre olarak oynanır. İki devre sonunda en çok gol kaydeden takım galip gelir. Gol sayıları eşitse karşılaşma beraberlikle son bulur. Galibiyette 2 puan, beraberlikte 1 puan alınırken, yenilgide puan alınmaz.
Modern Hentbol kuralları 1917 yılında belirlendiğinde hentbol tesadüfen ortaya çıkmış bir spor görünümünde idi. Kurucuları arasında Carl Anton Hirchmann vardı. Hinchman 1912 yılında devre arasında futbol oyuncularına hentbol oynamalarını tavsiye eden kişiydi. Hentbol günümüzde futbola kıyasla oldukça farklılıklar göstermektedir. Daha süratli ve elle
HENTBOL NEDİR
Hentbol hızlı , fiziksel güce dayanan ve atışların neredeyse 100km/saate ulaştığı bir spordur. Hentbolün ne denli heyecanlı bir spor olduğuna dair bir örnek. 1996 yılı Atlanta Olimpiyatlarında Danimarka ve Güney Kore berabere kalmıştı. Güney Kore bir penaltı kazandı. Korenin hızlı golcüsü, Danimarkalıların en güçlü oyuncusuna karşıydı ve Danimarka penaltıyı kurtardı ve kalan vakitte Güney Koreyi yenmeyi başardı. Hentbol olimpiyatlara 1972 Münih Olimpiyatlarında girmiştir ve bayanlar dalı ise 1976 yılında eklenmiştir. Şu anda hentbol olimpiyatlarda en fazla ilgi çeken sporlardan biridir.
İki takım arasında uygulanan bir takım oyunudur. Her takım sahaya 10u saha oyuncusu, 2si kaleci olmak üzere 12 oyuncu ile çıkar. Maç başlarken bunlardan 6sı oyuncu, biri kaleci olmak üzere toplam 7si sahada bulunurken; 5i yedek bankında oturur. Oyun süresi içerisinde çizgi ile belirlenen bölümde, kendi aralarında her an istedikleri kadar değiştirilebilirler.
Oyunda amaç, rakip kaleye gol atmaktır. Eğer bir oyuncu topu kapıp kaleye atar veya sokabilirse bu gol olarak kabul edilir. Takımlar, birbirlerinin kalelerine topu atıp gole çevirmeye çalışırken, gol olmaması için de savunma ile kendi kalelerini korurlar. Top sadece elle oynanır ancak, kaleci kalesini vücudunun tümüyle koruyabilir. Oyuncu, topu elinde en sazla 3 saniye tutabilir ve topla sadece 3 adım atabilir. Oyunun her devresi 30ar dakikadan iki devre olarak oynanır. İki devre sonunda en çok gol kaydeden takım galip gelir. Gol sayıları eşitse karşılaşma beraberlikle son bulur. Galibiyette 2 puan, beraberlikte 1 puan alınırken, yenilgide puan alınmaz.
Modern Hentbol kuralları 1917 yılında belirlendiğinde hentbol tesadüfen ortaya çıkmış bir spor görünümünde idi. Kurucuları arasında Carl Anton Hirchmann vardı. Hinchman 1912 yılında devre arasında futbol oyuncularına hentbol oynamalarını tavsiye eden kişiydi. Hentbol günümüzde futbola kıyasla oldukça farklılıklar göstermektedir. Daha süratli ve elle
HENTBOL RESİMLERİ



Voleybol 6 kişi ile, 2 takımla oynanan bir salon sporudur.
1. ÖLÇÜLER
Oyun alanı, 18x9 m ölçülerinde bir dikdörtgendir ve en az 3 m genişliğinde olan bir serbest bölge ile çevrilmiştir.
Oyun sahasının üzerinde bulunan serbest oyun boşluğu, her türlü engelden arındırılmış olmalıdır. Serbest oyun boşluğu, oyun sahasının yüzeyinden ölçüldüğünde en az 7 m yüksekliğinde olmalıdır.
FIVB Dünya Müsabakalarında serbest bölge yan çizgilerden ölçüldüğünde en az 5 m ve dip çizgilerden ölçüldüğünde en az 8 m genişliğinde olacaktır. Serbest oyun boşluğu ise oyun sahasının yüzeyinden ölçüldüğünde en az 12.5 m yüksekliğinde olacaktır.
2.OYUN SAHASININ YÜZEYİ
Sahanın yüzeyi düz, yatay ve yeknesak olmalıdır. Oyuncular için sakatlanmaya yol açacak herhangi bir tehlike teşkil etmemelidir. Pürüzlü ve kaygan yüzeylerde oynanması yasaktır.
FIVB Dünya ve Resmi Müsabakalarında sadece tahta veya sentetik bir yüzeyin kullanılmasına izin verilir. Bu yüzey daha önce FIVB tarafından onaylanmış olmalıdır.
Kapalı salonlarda oyun alanının yüzeyi açık renkte olmalıdır.
FIVB Dünya ve Resmi Müsabakalarında çizgiler için beyaz, oyun alanı ve serbest bölge için farklı renkler kullanılmalıdır.
Açık hava sahalarında drenaj amacıyla her metre için 5 mm’lik bir eğime müsaade edilir. Saha çizgilerinin sert bir maddeden oluşturulması yasaktır.
3. OYUN ALANININ ÜZERİNDEKİ ÇİZGİLER
Bütün çizgiler 5 cm genişliğindedir. Çizgiler, zeminden ve diğer çizgilerden farklı ve açık renkte olmalıdır.
İki yan ve iki dip çizgi oyun alanını belirler. Yan ve dip çizgilerin her ikisi de oyun alanının boyutlarına dahil olarak çizilir.
Orta çizginin tam ortası oyun alanını 9x9 m boyutlarında iki eşit alana böler. Bu çizgi, filenin tam altından iki yan çizgi arasında uzanır.
Her oyun alanında arka ucu orta çizginin tam ortasından 3 m geriye çizilen bir hücum çizgisi ön bölgeyi belirler.
FIVB Dünya ve Resmi Müsabakalarında hücum çizgisi yan çizgilerden itibaren toplam 1.75 m’lik kesik çizgilerle uzatılmıştır. 5 cm eninde, 15 cm boyundaki bu 5 adet kısa çizgi 20 cm aralıklarla çizilmelidir.
Her oyun alanında ön bölge orta çizginin tam ortası ve hücum çizgisinin arka ucuyla sınırlıdır.
Ön bölgenin yan çizgiler dışında serbest bölgenin sonuna kadar uzandığı varsayılır.
Servis bölgesi, her dip çizginin gerisinde 9 m genişliğindedir.
Bu bölgenin yan sınırları, yan çizgilerin uzantısı olarak dip çizgilerden 20 cm geride ve bunlara dik 15 cm uzunluğunda iki kısa çizgiyle belirlenir. Her iki kısa çizgi de servis bölgesinin genişliğine dahildir.
Servis bölgesinin derinliği serbest bölgenin sonuna kadar devam eder.
Oyuncu değiştirme bölgesi, her iki hücum çizgisiyle sınırlanan ve yazı hakeminin masasına kadar olan bölgedir.
FIVB Dünya ve Resmi Müsabakalarında ısınma sahaları yaklaşık 3x3 m boyutlarında, serbest bölgenin dışında ve oturma sıralarının bulunduğu taraftaki köşelerde yer alır.
Yaklaşık 1x1 m boyutlarında olan ve 2 sandalye bulundurulan bir ceza sahası kontrol sahasında, dip çizginin uzantısının dışında yer alır. Bu sahalar 5 cm genişliğinde kırmızı bir çizgiyle sınırlandırılabilirler.
4.FİLE VE DİREKLER
File, orta çizginin üstünde ve buna dik olarak yer alır; erkekler için 2.43 m ve bayanlar için 2.24 m yüksekliğindedir.
Filenin yüksekliği oyun alanının ortasından ölçülür. Filenin iki kenar yüksekliği kesinlikle aynı olmalı ve buradaki yükseklik kuralda belirtilen yüksekliği 2 cm’den fazla geçmemelidir.
File, 1 m genişliğinde, 9.50 m uzunluğundadır ve 10 cm’lik karelerden müteşekkil siyah iplerden yapılmıştır.
Filenin üst kısmında 5 cm genişliğinde, iki kat beyaz çadır bezinden yapılmış yatay bir bant file boyunca dikilmiştir. Bandın her iki ucunda onu direklere bağlayan ve gergin durmasını sağlayan bir ipin geçtiği bir delik bulunur.
Bandın içinden geçen elastiki kablo fileyi direklere bağlar ve üst kısmının gergin durmasını sağlar.
Filenin alt kısmında (yatay bantsız) kareler arasından geçen bir ip onu direklere bağlar ve filenin alt kısmının gergin durmasını sağlar.
İki adet beyaz bant, her iki yan çizginin üzerinde yer alacak şekilde fileye dik olarak bağlanır.
Bunlar 5 cm genişliğinde ve 1 m uzunluğunda olup filenin bir parçası olarak kabul edilir.
Anten, 1.80 m uzunluğunda ve 10 mm çapında, fiberglas ya da benzeri bir maddeden yapılmış esnek bir çubuktur.
Anten yan bandın dış tarafına bağlanır. Antenler karşılıklı olarak filenin ters yönlerine yerleştirilir.
Antenlerin her birinin 80 cm’lik üst kısımları filenin üzerinde devam eder ve bu kısımlar zıt (tercihen kırmızı ve beyaz) renkte 10 cm’lik şeritlerle işaretlenir.
Antenler filenin bir parçası sayılır ve geçiş boşluğunun yan sınırlarını belirler.
Filenin bağlandığı direkler, yan çizgilerin dışından 0.50 m ile 1.00 m mesafede yerleştirilmiştir. Direkler 2.55 m yüksekliğinde ve tercihen ayarlanabilir olmalıdır.
Tüm FIVB Dünya ve Resmi Müsabakalarında fileyi taşıyan direkler, yan çizgilerin dışından 1 m mesafede yerleştirilir.
Direkler düzgün ve yuvarlak olmalı, zemine tel kullanılmadan tutturulmalıdır. Tehlikeli ve engelleyici unsurlar taşımamalıdır.
Voleybol ResimLeri



Futbol Nedir?
On birer kişiden oluşan iki takım arasında oynanan ve oyuncuların küre biçiminde şişirilmiş özel bir topu el ve kollarını kullanmadan rakip kaleye sokmasına dayanan spor dalıdır.
İlk zamanlardan bu yana, küre şeklinde yuvarlanan cisimler bir oyun ve spor aracı olarak insanoğlunun dikkatini çekmiştir. Futbol oyununun ilk defa nerede ve ne zaman oynandığı bilinmemektedir; fakat tarihi araştrmalara göre ayakla oynanan top oyunlarının Sümerler’e kadar ulaştığı bilinmektedir.
Mısır'da mezarlardaki duvar resimlerinde ayakla top oynayan insan figürlerine rastlanmıştır. Hatta bu zamandan kalma, 7.5 cm çapında deri veya ketenden yapılmış toplar 2500 yıl önceden günümüze kadar ulaşmıştır ve kimi müzelerde sergilenmektedir. Homeros da "Odiesa"da top oyunlarından bahseder.
M.Ö 2500 yıllarında da Çin'de yere dikilmiş iki mızrak arasından bir topu tekmelemek suretiyle geçirmeye çalışarak talim yapıldığı bilinmektedir
Orta Asya Türklerinin de kız ve erkeklerden kurulu karma takımlarla, topa elle dokunmadan, sadece ayak ve kafa ile vurularak rakip kaleden içeri atmaya çalışarak bir oyun oynadıklari kaynaklarda yer alıyor. İçlerinde Kaşgarlı Mahmut'un da bulundugu pek çok tarihçinin kitaplarında da Türklerin oynadığı "Tepük" isimli bir oyundan bahsedilir. Bu oyunun söylenen kuralları günümüz futbolununkilere oldukça benzer. Elle oynamak yasaktır, faullü hareketler tespit edilmiştir, top oyun alanının dışına çıkamaz.
Günümüz modern futbolunun temeli ise Romalı askerler arasında oynanan “harpastum” adlı oyundur. Futbolun Avrupa’daki tarihi ise büyük bir tartışma konusudur. Fransızlar, İngilizler ve İtalyanlar futbolun ilk defa kendi ülkelerinden diğer ülkelere yayıldığını iddia etmektedirler. Lakin futbol tarih boyunca hemen hemen bütün medeniyetlerde benzer biçimlerde boy göstermiş olsada bugünkü haline en yakin şeklini 17. yüzyılda İngiltere'de almıştır.
Daha sonraki gelişimi ise şöyle gösterilebilir:
1841 - Futbol topunun tam bir küre biçiminde olmasının kabulü
1800'lü yıllarda bir futbol topu
1848 - "Cambridge kuralları" adı altında futbol kuralları toplanmış ve bu kurallarla ilk futbol maçı Cambridge'de ögrenciler arasında ilk futbol maçının oynanması.
1855 - Bir İngiliz takımının ilk kez yurt dışına çıkarak futbol oynaması ve böylece Almanya'da futbolun temelini atması
1857 - İngiltere'de ilk futbol kulübü Sheffield Club'in kurulması.
1863 - İngiltere Futbol Federasyonu'nun ve böylece modern futbolun doğuşu
1870 - Portekiz'de oturan İngilizlerin burada futbolu yaymaya başlamaları.
1871 - "Kral Kupası" veya "İngiltere Federasyon Kupası" nın başlaması
1893 FA Kupası Final maçında kullanılan top
Wolves 1 Everton 0
1872 - "İngiltere-Iskoçya" : ilk milli maç.
1875 - Kalelere üst direk konulması ve topa kafayla vurulmasına izin verilmesi
1876 - Korner kuralının kabulü
1879 - Glasgow'dan Darwen'e para teklifiyle futbolcu getirilerek profesyonellik yolunun açılması.
1882 - Futbol kurallarında değişiklik yapmaya yetkili "International Board"un kurulması
1885 - Profesyonelliğin İngiltere'de resmen kabulü
1886 - Ofsayt kuralının kabulü
1889 - Danimarka ve Hollanda'da futbol federasyonlarının kurulması
1890 - Futbol maçlarında tam yetkinin hakemlere verilmesi
1891 - Penaltının kabulü
1893 - Amerika'da ilk futbol federasyonunun Arjantin'de kurulması
1895 - İngiltere'de bayanların ilk futbol maçını oynaması
1899 - Sürenin 90 dakika, ölçülerin 118.4 x 91.4 olarak belirlenmesi
1901 - Sheffield United - Tottenham Hotspur federasyon kupası finalini 110.802 kişinin izlemesi.
1902 - İngiltere dışında oynanan ilk milli maçta Avusturya'nın Macaristan'ı 5-0 yenişi.
1903 - Averajın kabulü
1904 - Belçika, Fransa, Danimarka, Hollanda, İspanya, İsveç, İsviçre'nin FIFA'yı kurması
1906 - Kıtalar arasi ilk milli maçta Güney Afrika'nın Brezilya'yı Brezilya'da 5-0 yenişi.
1907 - Kendi sahasında bulunan bir futbolcunun ofsayt sayılmamasının kabulü
1908 - Londra Olimpiyat Oyunları'nda futbolun ilk kez olimpiyat oyunlarında yer alması.
Futbolun Türkiye'ye Gelişi
Modern futbolun İngiltere'den çıkarak yayılması sırasında Osmanlı İmparatorluğunun belli başlı ticaret limanlarındaki kentlere yerleşen İngilizler futbolu ülkemize sokan kişiler olmuşlardır. İstanbul, İzmir, Selanik futbolun oynandığı ilk 3 şehir olmuştur. Buralarda İngilizler futbol oynarken Rumlar da onlara katılmışlar ve hem futbol oynayanlar hem de takımlar önemli sayıda artmıştır. Osmanlı topraklarında ilk futbol maçının 1875'te Selanik'te oynandığı bilinmektedir. 1877 yılında ise İzmir'in Bornova çayırlarında futbol maçları yapılmıştır. Ancak, bu sıralarda Müslüman gençlerin futbol oynamaları hoş karşılanmayacağı için. Türklerin futbol oynamaları için biraz daha süre geçmesi gerekmiştir. İzmir'de ilk futbol kulübü 1984 yılında İngilizler tarafından kurulmuş ve adı "Football Club Smyrna" olmuştur. İstanbul'da futbol oynanmaya başlanması ise ancak 1895 yılında Kadıköy ve Moda'da olmuştur. İzmir'den İstanbul'a göçen İngilizler burada futbol oynamışlardır. Buradaki Rumlarda futbola merak sarmışlardır ve futbol İstanbul'da çok büyük bir hızla yayılmıştır
Futbol ResimLeri





BASKETBOL NEDİR?
Basketbol, bütün dünyada en çok sevilen sporlardan biridir. Türkiye’de futboldan sonra en çok basketbol karşılaşmaları izlenir. Basketbol, 19. yüzyılın sonunda ABD'de oynanmaya başladı. Daha sonra Kanada, Fransa, İngiltere ve dünyanın öteki ülkelerine yayıldı. 1936'da Olimpiyat Oyunları arasında yer aldı.
Basketbol Saha Ölçüsü
Basketbol, çoğunlukla kapalı salonda oynanır. Dikdörtgen biçimindeki basketbol alanının tabanı sert tahtadan yapılır. Alanın boyutları değişiklik göstermekle birlikte, ideal boyutlar 26 m x 14 m’dir. Oyun alanı bir orta çizgiyle ikiye ayrılır. Bu çizginin tam ortasında, orta yuvarlak denen bir daire çizilidir. Basketbol alanının karşılıklı olarak kısa kenar çizgilerinde birer pota bulunur. Pota, kenar çizgisinden 1,2 metre içeridedir ve 1,8 m x 1,2 m boyutlarında bir sac levhadır. Pota üzerinde, yerden 3,05 metre yükseklikte bir sepet vardır. Sepet, 45 cm çapında demir bir çember ile buna asılı, alt kısmı açık, beyaz bir fileden oluşur. Basketbol elle oynanır ve atılan top yukarıdan çembere girip fileden geçerek aşağıya düşünce sayı olur. Basketbol topunun çevresi yaklaşık 75-78 cm, ağırlığı 600-650 gram kadardır.
Kurallar
Basketbol beşer kişilik iki takımla oynanır. Her takımın en çok yedi yedek oyuncusu bulunabilir. Oyuncu, oyunun durduğu herhangi bir anda değiştirilebilir ve oyuncu değiştirmede bir sınırlama yoktur. Genelde takımdaki beş oyuncunun ayrı ayrı görevleri vardır. Her oyuncu atış yapabilir ve karşı takımın hücumu sırasında da savunma yapması zorunludur. Oyuncular alanda, bir orta, iki ileri ve iki savunma oyuncusu olarak yerini alır. En uzun boylu oyuncu, genellikle orta oyuncusu olarak seçilir. Karşılaşma, oyunun ve her devrenin başlangıcında hakemin, topu orta yuvarlakta havaya atmasıyla başlar. Topun, iki takımdan birer oyuncu arasında, iki oyuncunun da sıçrayabileceğinden daha yukarıya atılması gerekir. Top en yüksek noktasına ulaştıktan sonra, iki rakip oyuncu sıçrayarak topu kendi takımına kazandırmaya çalışır. Topu kapan takım paslaşarak ya da top sürerek rakip takımın potasına doğru ilerler. Topa sahip olan oyuncu, takım arkadaşıyla paslaşmadan önce bir adım atabilir. Top sürme, her adımda bir topu yerde sektirerek yapılır. Top sürerek ilerleyen oyuncu durup topu tuttuktan sonra ya pas vermek ya da sepete atış yapmak zorundadır. Yeniden top sürerek oyuna devam edemez, devam ederse "çifte sürme" diye adlandırılan bir hataya yol açmış olur. Her takımın 24 saniyelik hücum süresi vardır.
Oyuncu topu potaya herhangi bir noktadan ve açıdan atabilir. Sıçrayarak topu doğrudan doğruya sepetin içine de bırakabilir. Savunma yapan oyuncu, atış yapanı, faul yapmadan engellemeye çalışır. Topun çemberden girmesine "basket" denir. Üç sayı çizgisi adı verilen yarım dairenin dışından yapılan isabetli atışlar üç sayı kazandırır. Üç sayı çizgisi içinden yapılan atışlar ise iki sayıdır. Sayıdan sonra karşı takım pota altından oyunu başlatır. Kenar çizgisinin dışında topu alan oyuncu, 5 saniye içinde alandaki takım arkadaşlarından birine atarak topu oyuna sokmak zorundadır. Topu alan oyuncunun ise, 8 saniye içinde topu karşı yarı alana taşıması gerekir. Bunu yapamazsa top rakip takıma geçer ve rakip takım topu yandan oyuna sokar. Bir takım topu rakip yarı alana geçirdikten sonra, topu bir daha kendi alanına geri taşıyamaz. Bunu yaparsa bir kuralı çiğnemiş olur.
Faul ve kural çiğneme
Basketbol oyununda fauller kişisel ve teknik faul olarak ikiye ayrılır. Karşı takımın oyuncusunu tutmak, itmek, çelme takmak gibi hareketler kişisel faullerdir. Kişisel fauller de üçe ayrılır. Kasten ve belirgin biçimde yapılmamış faullere olağan fauller denir. Rakip takımın iki oyuncusunun aynı anda birbirine faul yaparsa, karşılıklı faul olur. Bir takımın iki oyuncusunun karşı takımın bir oyuncusuna aynı anda faul yapması da çoklu faul olarak adlandırılır. Fauller, kenar çizgisinden oyuna sokulmak üzere topun karşı takıma verilmesi ya da karşı takımın serbest atışlar kullanması biçiminde cezalandırılır. Kasıtlı faullerde iki serbest atış hakkı verilir. Serbest atışta top çemberden geçerse, atışı yapan takım bir sayı kazanır. Serbest atışları, faul yapılan kişi kendisi kullanmak zorundadır. İki oyuncunun birbirine aynı anda faul yapması olan çifte faulde, top orta yuvarlaktaki hava atışıyla oyuna sokulur. Bir oyunda beş faul yapan oyuncu oyun dışı kalır.
Oyunu geciktirmek, potayı tutmak, sportmence olmayan davranışlarda bulunmak ya da aynı anda oyunda beşten fazla oyuncu bulundurmak gibi durumlarda, hakemler teknik faul verebilirler. Teknik faul için verilen serbest atışı cezasını, karşı takımdan herhangi bir oyuncu kullanabilir. Bu serbest atıştan sonra genellikle atışı yapan takım orta kenar çizgisinden topu oyuna sokar.
Kural çiğneme: Bir basketbol maçında, oyun kurallarına aykırı olan hafif hatalara kural çiğneme denir. Kural çiğneme durumunda top rakip takıma verilir. Serbest atış alanında üç saniyeden fazla kalma, çifte sürme, topu yere vurmadan birden fazla adım atma, topu tekmeleme ya da topa yumrukla vurma, kural çiğnemedir. Topa son dokunan oyuncu, topu alan dışına çıkardığında ya da top kendindeyken sınır çizgisine bastığında da kuralı çiğnemiş olur. Topa sahip olan takım 24 saniye içinde potaya atış yapmak zorundadır. Bu süreyi değerlendiremezse top karşı takıma geçer.
Oyun süresi ve hakemler
Basketbol karşılaşmalarını, iki ya da üç orta hakem, bir sayı hakemi, bir 24 saniye hakemi ve bir de saat hakemi yönetir. Bazen sayı hakemine bir yardımcı eşlik eder.
Basketbol karşılaşması, genellikle 10’ar dakikadan oluşan 4 periyottan ve 2 devreden oluşur. İki devre arasında 15 dakika ara verilir. Beraberlik durumunda beşer dakikalık uzatma devreleri oynanır. Topun kurallara uygun olarak oyuna girmesiyle ve bir oyuncunun topa değmesiyle karşılaşma saati işlemeye başlar. Herhangi bir nedenle oyun durduğunda, saat de durur. Hakemin kolunu yumrukla yukarı kaldırması faulü işaret eder. Açık elin ortasına dikilen işaret parmağı ise mola istendiğini gösterir. Mola, bir takımın koçunun istediği kısa aradır. Koç takımının oyuncularına taktik vermek için mola alır. Takımlar bir maç sırasında toplam altı mola (1.devre 2. üç mola ve 3.devre 4. üç mola)alabilir. Maç uzaması durumunda, her uzatma devresinde takımlara birer mola hakkı daha verilir.4 saniye arasında topu elinde tutamaz. Çünkü 3 saniyeyi geçerse maç baştan oynanır hangi takımın elindeyse o takım sayı kaybeder.Nba de ise periyotlar 12'şer dakikadan oluşur.
Tarihçesi
Basketbolu 1891'de Massachusetts'de bir beden eğitimi öğretmeni olan James A. Naismith geliştirdi. Amerikan futbolunu çok sert bulan Naismith, bir salonun karşılıklı iki duvarına sepet asarak yeni bir oyun oynatmaya başladı. Ama oyunda Amerikan futbolu topu kullanılıyordu. Başlangıçta dokuzar kişilik iki takımla oynanıyordu. Basketbol kısa sürede ilgi gördü ve hızla dünyanın öbür ülkelerine de yayıldı. Basketbol anavatanı Amerika'dan başlayarak yıllar boyu büyüye büyüye dünyaya yayıldı ve popüler spor dalları arasında kendine yer edindi. Bu spor kısa sürede ülkemizde de yayıldı ve büyük kitleler tarafından seyredilir hale geldi. Türk basketbolunun tarihsel gelişimi ve önemli anları ise şu şekildedir:
1904 Basketbol, ilk kez Robert College spor salonunda oynandı.
1921 Kayıtlara geçen ilk resmi basketbol maçı İstanbul Cağaloğlu'nda oynandı.
1927 İstanbul Basketbol Ligi kuruldu.
1936 Türk Milli Takımı, ilk milli maçında Yunanistan'ı 49-12 yendi. Türkiye, Berlin Olimpiyat Oyunları'na katıldı ve oynadığı maçlarda Şili'ye 30-16, Mısır'a 33-23 yenilerek ilk turda elendi.
1948 Naili Moran, Londra Olimpiyat Oyunları'nda final maçı yönetti.
1949 Kahire'de yapılan Avrupa Şampiyonası'nı Türkiye dördüncülükle tamamladı.
1951 17 ülkenin katılımıyla Paris'te yapılan 7.Avrupa Şampiyonası'nda Türkiye altıncı sırayı aldı. Türk hakem İzzettin Somer, Avrupa Şampiyonası'nın finalini yöneterek, bu alanda bir ilke imza attı.
1952 Türk Milli Takımı, Helsinki Olimpiyat Oyunları'nda İsviçre ve Belçika'yı yendi, Mısır ve İtalya'ya mağlup oldu.
1955 Turgut Atakol, 9. Avrupa Şampiyonası'nda final maçını yöneterek bu alanda tarihe geçen ikinci Türk hakemi ünvanını aldı.
1956 Melbourne'da yapılan 5. Dünya Kongresi'nde Turgut Atakol FIBA Teknik Komitesi'ne seçildi ve bu görevi 20 yıl aralıksız sürdürdü.
1959 Türkiye, tarihinde ilk kez Avrupa Şampiyonası'na evsahipliği yaptı. İstanbul İnönü Stadı'nda oynanan 11. Avrupa Şampiyonası'nda Sovyetler Birliği şampiyonluğa ulaşırken, ay-yıldızlı takım 12. sırada kaldı. Final maçı yöneten İlhan Uyguç, Avrupa Şampiyonaları'nda final yöneten üçüncü Türk hakem oldu. Bayanlarda ilk kez Türkiye Şampiyonası yapıldı.
1961 Galatasaray, Avrupa Şampiyon Klüpler Kupası'nın ilk turunda Yunan Olympiakos'u 72-71 ve 65-55 yenerek, Avrupa Kupaları'nda tur atlayan ilk temsilcimiz oldu.
1964 İlk kez Bayan Milli Takımı kuruldu.
1966 Deplasmanlı Ligi başladı. İlk şampiyonluk sevincini İzmir ekibi Altınordu yaşadı.
1967 İlk kez düzenlenen Türkiye Kupasını kazanan takım Fenerbahce olmustur.
1967 Tunus'ta yapılan 5. Akdeniz Oyunları'nda Türk Milli Takımı, Yugoslavya ve İtalya'nın ardından üçüncü sırayı aldı.
1969 Hüsamettin Topuzoğlu, Napoli'de düzenlenen 16. Avrupa Şampiyonası'nda Sovyetler Birliği ile Yugoslavya arasında oynanan final maçını yönetti.
1971 İzmir'de yapılan 6. Akdeniz Oyunları'nda Türkiye, finalde Yugoslavya'ya yenilerek ikinci oldu.
1973 Barcelona'daki 18. Avrupa Şampiyonası'nı sekizinci sırada tamamlayan Türkiye, 1951'den sonra en iyi derecesini yaptı.
1977 Fransa'da düzenlenen Avrupa Yıldızlar Şampiyonası'nda Türk Milli Takımı Şampiyonluğa ulaştı.
1981 Avrupa Şampiyonası Elemeleri (Challenge Round) İzmir ve İstanbul'da oynandı. Türk Milli Takımı, Almanya, Yunanistan ve İngiltere ile birlikte finallere katılma hakkını kazandı. İlk kez bir Türk basketbolcu (Efe Aydan) Avrupa Karması'na davet edildi. Sofya'da yapılan Balkan Şampiyonası'nda Türkiye, tarihinde ilk kez şampiyonluğu kazandı.
1987 Suriye'nin Lazkiye kentinde düzenlenen Akdeniz Oyunları'nda Milli Takım altın madalyanın sahibi oldu.
1990 Efes Pilsen, Avrupa Koraç Kupası'nda çeyrek finale yükselen ilk Türk takımı oldu.
1992 İstanbul Abdi İpekçi Spor Salonu Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası Final Four'una evsahipliği yaptı. Şampiyonluğu Yugoslav ekibi Partizan kazandı.
1993 Efes Pilsen, Avrupa Kulüpler Kupası'nda finale kadar yükselerek Türk basketbolunun başarı çıtasını yükseltti. Torino'da oynan final maçında Yunan Aris, Efes Pilsen'i 50-48 yendi. Türk Milli Takımı, 12 yıl aradan sonra katılma hakkını kazandığı Avrupa Şampiyonası'nda İtalya ile birlikte dokuzuncu sırayı paylaştı. Türkiye, Avrupa Yıldızlar Şampiyonası'na evsahipliği yaptı. (Trabzon, Giresun ve Samsun)
1995 Avrupa Kulüpler Kupası finali, İstanbul Abdi İpekçi spor Salonu'nda oynandı ve kupayı İtalyan Benetton kazandı. Ünlü basketbolcu Magic Johnson'un da yer aldığı "Magic All Stars" takımı İstanbul'a geldi.
1996 Efes Pilsen, Koraç Kupası'nı kazanarak Avrupa'da kupa sevinci yaşayan ilk Türk takımı ünvanını aldı. Türkiye, 3. Avrupa Ümitler Şampiyonası'na evsahipliği yaptı. İlk Eurostars organizasyonu, İstanbul'da yapıldı.
1997 Türk Milli Takımı, Barcelona'da yapılan 30. Avrupa Şampiyonası'nda sekizinci sırayı alarak 24 yıl sonra en iyi derecesine ulaştı. Bayan Milli Takımı, Bari'de yapılan Akdeniz Oyunları'nda gümüş madalya kazandı. Ümit Milli Takım, Avustralya'da düzenlenen Dünya Ümitler Şampiyonası'nı altıncılıkla noktaladı. Tofaş, Koraç Kupası'nda finale yükselerek, Efes Pilsen'den sonra Avrupa'da final oynayan ikinci Türk takımı oldu.
1998 Türkiye, Eskişehir, Kütahya ve Bursa illerinde düzenlenen Avrupa Genç Bayanlar Şampiyonası'yla ilk kez bayanlarda bir Avrupa Şampiyonası'na evsahipliği yapmış oldu. İtalya'nın Trapani kentinde yapılan 4. Avrupa Ümitler Şampiyonası'nda Türkiye üçüncü sırayı aldı ve bronz madalya kazandı.
1999 Fenerbahceli İbrahim Kutluay Euro League sayı kralı olmustur
1999 Galatasaray Bayan Takımı, Final Four'a yükselerek, Türk basketbolundaki gelişmenin yalnizca erkek takımlarıyla sınırlı olmadığını kanıtladı. Türkiye, Slovenya'da yapılan Avrupa Yıldızlar Şampiyonası'nı üçüncülükle noktaladı. Türk Milli Takımı, 31. Avrupa Şampiyonası'nda bir önceki turnuvada olduğu gibi sekizinci sırayı aldı.Mirsad Türkcan NBA tarihinde oynayan ilk Türk basketbolcu oldu.
2000 Efes Pilsen Euro League'de de Final Four'a yükselerek Türk basketbolunda yıllardır özlenen bir başarıya imza attı.
2002 Türk Milli Takımı, 12 Dev Adam, bir ilki gerçekleştirerek ülkemizde yapılan Avrupa Basketbol Şampiyonası’nda (EuroBasket 2001) Yugoslavya’ya karşı final oynadı.
2005 Avrupa Basketbol Şampiyonası Eleme Maçında mücadele eden 12 Dev Adam, dördüncü maçında Almanya'ya 66-57 yenilerek elendi
2005 Fenerbahce Avrupa Kupalarında hem bayanlarda hem erkeklerde Final Four oynayarak büyük bir basarıya imza attı
2006 Türkiye Fiba'nın belirlediği ekstra kontenjan haklarından birini kazanarak Japonya'da düzenlenecek olan Dünya Basketbol Şampiyonasına katılamaya hak kazandı.
2006 Türkiye Japonyada düzenlenen Dünya Basketbol Şampiyonasında 6. oldu
BASKETBOL RESİMLERİ



YAZMADIĞIMIZ BİR SPOR OLURSA YORUMLA SÖYLEYEBİLİRSİNİZ...
www.cesmicihan.tr.gg